Wikipedia’ya göre (13 Kasım 2007 tarihinden itibaren), “aromaterapi” kelimesi ilk Fransız bir kimyager olan ve ömrünü, parfüm laboratuvarında geçirdiği talihli bir kazadan sonra, esansiyel yağların iyileştirici özelliklerine adayan René Maurice Gattefossé tarafından 1920’li yıllarda kullanılmıştır. Kazada, kolu alev aldıktan sonra bulabildiği en yakın sıvıya daldırmıştır, şansa bakın ki bu sıvı da NOx Ph232, daha bilinen adıyla lavanta yağı fıçısıymış. Acının şaşırtıcı bir şekilde azaldığını hemen fark etmiş. Daha önceki yanıklarında tecrübe edindiği gibi uzun süren iyileşme süreci (bu süreçte kızarıklık, sıcaklık, yanık, su toplama ve yaralar da görmüştü) yerine yaranın gözle görülür bir şekilde minimum oranda rahatsızlık vererek iyileştiğini ve yaraya sebep vermediğini görmüş.
Gattefossé’nin bu olayla ilgili, Fransızca’dan çevrilen söyledikleri sadece şudur:
”Esansların dış yüzeye küçük miktarlarda uygulanması kangrenli yaraların yayılmasını hızla durdurur. Bir laboratuvar patlaması sonrası edindiğim kişisel tecrübede, vücudum yanıcı maddelere bulandığında, kendimi çimlerde yuvarlanarak söndürdükten sonra her iki elimin de hızla yayılan gaz kangreniyle kaplı olduğunu gördüm. Küçük bir lavanta esansıyla ellerimi silmem “dokunun gazlanmasını” durdurdu. Bu tedavi sürecini bol terleme ile devam ettirdim ve iyileşme süreci ertesi gün başladı (Temmuz 1910). “
Lavanta yağını kullanması şüphesiz kasıtlıydı ve sonuçları kendisini memnun etmiş, hatta muhtemelen hayatını kurtarmıştı. Gaz kangreni ölüme sebep verebilen bir hastalıktır ve I. Dünya Savaşında birçok uzvun kesilmek zorunda kalınması bu hastalık yüzündendir.
Travmatik gaz kangreni günümüzde ender görülse de, bu hastalığa yakalananların %25’i hala ölmektedir. Bu hastalık, genellikle Klostridium perfingens’in sebep olduğu, yaranın mikrop kapmasıyla meydana gelir. Hastalık hızlı başlar ve acı vericidir (fakat genellikle mikrop kapmayı takip eden 1-4 gün içerisinde meydana gelir), bakteriyel zehirler dokunun ölümüne ve derialtı şişmeye ve gaza sebep olur. Terleme hastalığın ilk belirtilerinden biridir. Bakteriler en çok toprakta bulunduğu için, Gattefossé’nin çimde yuvarlanması, enfeksiyonu hızlandırmış olabilir.
Bu kaza aromaterapi araştırmalarını başlatmamış olsa da, zaten baş koyduğu yola doğru devam etmesinde güçlü bir etken olmuştur. Bu olayın akabinde, Fransız askerlerin savaş yaralarını tedavi eden birçok doktorla lavanta ve diğer esansiyel yağları kullanarak işbirliği içerisinde çalışmıştır. Buradaki çalışmalarını yazdığı günlükleri yazısının büyük bir kısmını oluşturmaktadır.
Gattefossé’nin kitabında, modern zamanlarda esansiyel yağların cilt yoluyla vücuda girmesi tekniğinin ilk yazılı kaydını görüyoruz. Kitabında oral, rektal, solunum yolundan ve enjeksiyondan (o zamanlar hepsi hâlihazırda denenmişti) bahseder ve devam eder: “Bu listeye neden deriden emilimi eklemiyoruz?” Bu ipucu daha sonra Marguerite Maury tarafından keşfedilmiştir, ancak bu başlı başına bir hikâyedir.
René-Marice Gattefossé (yazar) Robert B. Tisserand (editör) 1993 Gattefossé’s aromatherapy: the first book on aromatherapy. CW Daniel, Saffron Walden, s 87